Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, daha önce hazırladığı Veteriner Hizmetleri Kanunu, Gıda ve Yem kanunları taslağına gelen görüşleri dikkate alarak yeni bir taslak hazırladı. Belediyelerin ruhsatlandırma ile ilgili yetkileri de sınırlandırılıyor. İzin veya ruhsatlar, "gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemeler ile ilgili her türlü işyerlerinin teknik ve hijyenik koşulları ile gıda güvenliği ve kalitesi" hususlarını kapsamayacak.
AB'den gelen eleştiriler doğrultusunda her üç taslak birleştirilirken, gıda konusunda bütün yetkilerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda toplanması sağlandı. Ancak sadece doğal sular ile özel tıbbi amaçlı gıdalar konusunda yetki, Sağlık Bakanlığı'nda olacak.
İçme suyu kalitesi elde edildiği kaynağın koşullarına ve uygulanan işlemlere göre bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Doğada mevcut tüm su kaynakları safsızlık içerir. Bu safsızlıklar suyun bulunduğu bölgeye bağlı olarak değişebileceği gibi bazı durumlarda endüstriyel kirlenme sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Su içinde bulunan bazı mineraller suyun tadını dolayısıyla tüketici tercihini ve suyun içilebilirlik kalitesini etkileyebilmektedir Suyun içilebilir kalitede olmasında en önemli husus kaynağının güvenilir olmasıdır. Bu kapsamda suyun kaynağının kimyasal ve biyolojik kontaminasyona açık olmamalıdır. İçme sularında insan sağlığına zarar verecek çok sayıda kontaminant bulunabilmektedir. Bu nedenle içme suları tüketime sunulmadan önce başlangıç kalitesi de dikkate alınarak bir dizi işlemden geçirilmektedir. Tüm bu aşamalarda risklerin ortaya konularak tehlike analizlerinin yapılması ve kritik noktaların belirlenmesi ile suyun güvenli bir biçimde tüketiciye ulaştırılması amaçlanmaktadır. İçme suyu üretiminde de diğer tüm gıda sektörlerinde olduğu gibi gıda güvenliği yönetim sistemi ( ISO 22000 Standardı ) şartlarına uygun olarak üretim yapılarak risklerin tamamen elemine edilmesi mümkün olmaktadır.